Ömür :
Bir kaba ağacın gölgesinde,
bir anlık gölgelenmek kadar kısa.
Gökyüzünde kulakları sağır edecek kadar,
gürültüyle geçen, bir jet kadar anlamsız.
Ovalara düşen, yağmur taneleri gibi, serin.
Yüce dağları saran, tipi kadar sert.
Çam ormanlarını yakan ateşin,
Yakıcılığı kadar, yakıcı.
Yıkılmış, bir barajın saldığı sular kadar boğucu.
Yalnız kalmak kadar, korkutucu. Düğün kadar,
neşeli, davul zurna kadar, coşkulu. Sevgiliye
sarılmak gibi, mutlu edici. Kötü söz gibi, kırıcı.
Ölüm gibi, yok edici olabiliyor. Sen hangisini
yaşadın, ey can.
Mutlu oldun mu?
Şu üç günlük dünyada? Üzüldün mü?
Karalar bağladın mı? Yıkıldın mı?
Ummadığın şeyler mi, geldi başına?
Sevdin mi? Sevildin mi? Mutlu oldun mu?
Mutlu , doymuş, doya doya yaşamış olarak mı,
düşüyorsun kara toprağa? Söyle ey can.
İnsan olarak geldiğin dünyadan,
İnsan olarak mı ayrılıyorsun?
Dönüşmedin bir caniye , değil mi?
Kıyımlar yapmadın, değil mi?
Yetim hakkı yemedin, değil mi?
Her şeyin, ananın ak sütü gibi helâl mıydı?
Yoksa sana bırakılan emanetleri, zimmetine mi geçirdin?
İnsanlığını unutup, bir hiç olarak mı, çekiyorsun göçünü?
Yada huzurlu, Mutlu mu ölüyorsun?
Söyle, ey can!... RAGIP KURT Alıntı: