İzleyiciler

29 Temmuz 2023 Cumartesi

GEL DEDİ HER ŞEYİNİ BIRAK:

 Gel dedi, her şeyini bırak. Arşınla yolları benim ismimi zikrederek, 

hiçbir şey getirme yanında, gel senin miracın tur-i sinadır.  Mükâfatın 

ise benim katımda. Ve benim misafirperverliğim meşhurdur arş-ı alada.

Otuz gün, aç susuz ve uykusuz Maşukla sohbete hazırlanmaktaydı. Allah 

davet etmiş, o ise icabet etmişti. Tur dağının zirvesine çıktığında Rabbin 

selamı ile karşılanmış ve hoşnut olmuştu. Allah, kullarıyla peygamberler 

vasıtasıyla konuşmaktaydı. O günde Hz. Musa aracılığı ile konuşmaktaydı. 

Hz. Musa, rabbinin huzuruna varmış ve rabbi Hz. Musa’ya ilk olarak iki şey 

sormuştu. İlk sual oydu ki,


” Ya Musa, bana dostlarımdan haber ver, onlar ne haldedir?”

Hz. Musa;”Nimetlerinden istifade edip şükretmekte ve

durmaksızın rabbin ismini zikretmekteler.” Cevabını verdi.

Allah buyurdu; Ya Musa, kullarım ne haldedir, onlardan haber ver?

Hz. Musa hayâ edip sukut etti. Bu durum üzerine Rahman konuşmaya başladı:

‘’Ya Musa, insan istemez mi sevdiği ile gece yarıları sabahlara kadar sohbet etsin. 

İnsan istemez mi sevdiği ile karşılıklı uykusuz geceler geçirsin. Hiçbir kul yok mu 

beni çağırsın, ona icabet edeyim? Hiçbir kul yok mu bir isteği olsun, onun isteğini 

yerine getireyim?’’

Aşk ve muhabbetle geçen otuz gün kırka tamamlanmış, Hz. Musa rabbinin

huzurunda 
geçen günlerden bihaber olup maşukun dergâhında mest olmaktaydı.

Tur dağına gelirken 
güzel duygularla gelmişti. Yüzünde tebessüm eksik olmamıştı

hiç. Kırk gün boyunca oruç 
tutmuş rabbi ile sohbet etmişti. Her şey zıddı ile anlam

bulmaktaydı. Her şeyin ilki olduğu 
gibi her şeyin de bir sonu vardı. Son geceydi,

son gece Rabbi Hz. Musa’ya kavminin buzağına 
taptığını haber verdiğinde son

gecenin üzüntüsüne bir de kavminin sapkınlığı eklenmiş, kırk 
gün önceki heyecan

ve sevincin yerini şimdi tedirginlik ve üzüntü almaktaydı. Son vakitlerdi.

Hz. Musa Maşuku ile vedalaşıp geri dönmeden son sözlerini söylemekteydi.

Hz. Musa konuşmaya başladı.“ Ey Âdem’in Rabbi”

Allah buyurdu; “Lebbeyk ya Musa”

Hz. Musa,“ Ey Nuh’un Rabbi” deyince

Allah: “Lebbeyk ya Musa” diye buyurdu.

Hz. Musa:“ Ey İbrahim’in Ey İsmail’in Rabbi”

Allah : “Lebbeyk ya Musa”

Hz. Musa, kavminin işlediği hataları hatırlayıp, 

mahcup bir şekilde “Ey Günahkârların Rabbi” deyince;

Allah; Lebbeyk ya, Lebbeyk ya, Lebbeyk ya Musa. Evet, doğru söyledin

Ey Musa 
ben günahkârların da rabbiyim, diye buyurdu Rahmet ayına

sayılı saatler kaldı ve 
rahmet kapıları aralanmaya başladı. On bir ay günah

ve zilletle geçirilmiş olup geriye 
tövbe için son bir ayımız kaldı. Son bir şans.

Yeryüzü Allah’ın ziyafetine hazırlanıyor. 


Yeryüzünün her bir toprağı Sin-a Tur kadar değerli bu ayda.

Yeryüzü  büyük sofrave biz bu sofraya davetliyiz bu ayda. Allah’ın

rahmetinde, Hz. Musa olmamıza gerek de yok rabbimizle sohbet için.

Herkes davetli Allah’ın huzurunda. Kimilerimiz daha şimdiden hazırlık

 yapmakta, acaba ramazan ayında iftara hangi dostumuzu çağıralım, hangi

dostumuz önce icabet etsin iftar soframıza. İftar sofrasına çağıracağımız kişileri

bile ayırıyorken, dostlar arasında sıralama bile yapıyorken, en büyük sofraya

çağrılıyoruz bu ayda. 
Allah’ın sofrasıdır bu, sadece dostlarını davet etmemiştir

Allah. Bizlerin bu ayda unuttuğu 
fakirler, yetimler de davetlidir bu sofraya.

Günahkârlar da unutulmamış, kendilerine zulüm 
edenler de. Bir ay koskoca

rahmet ayı. Gel diyor, günahkâr olmana bakma, ben bu ayda 
rahmet perdesini

üzerine örteceğim, sofram da dindarların olmasına bakma, benim soframda

herkese yetecek kadar rahmet vardır. Fakir olman telaşlandırmasın seni, güzelliği

onlara lezzeti de sana paylaştıracağım Yeter ki gel, ne istiyorsan bu ayda iste, ne

sözün varsa bu ayda söyle. Sanma ki, dindarlar rahmet ziyafetinin en başında

oturmaktalar. Rahmetin güzelliği herkesin Allahın huzurunda oluşu ve zengin,

fakir, dindar, günahkâr olarak sınıflandırılmaksızın bu sofraya davet edilişidir.

Şimdiye kadar belki bu sofraya icabet etmemiş olabilirsin, belki istemiş ama

bu davete gidememişsin. Ama önce bir düşün, bu senin hayatının son rahmet

kapılarından yararlanışın ve son fırsatın. Ne yaparsın?



Eğer deseler, çok isteyip ama fiyatının pahalı olması dolayısıyla

alamadığın bir eşya falanca yerde indirime girmiş, ya da daha ucuza 

satılmakta, almaz mısın? Allah’ın rahmetinden yararlanmak istemez miyiz?

Son kez de olsa, tövbe kapılarını  çalmanın yararı olamaz mı? Gel neyin var

neyin yoksa. Gel günahını topla getir beraberinde rahmet kapılarına. Açılsın

yüzüne izzet pınarları, gel kaç kapı çalmıştın da ulaşmak istemiştin maşukuna.

Gel, de ki, rabbim sen çağırdın ben icabet ettim ve şimdi ben çağırıyorum sen

icabet et. Gel, geceleri kurul Allah’ın meclislerine, bir ay sabret ve de ki, geldim.

Günahkâr da olsam, zalim de olsam. Geldim, rahmet davetin ramazan ayı gelip

çattı ve ben de ulaştım bu aya. Rabbim, bu ayın hürmetine bizleri bağışla.

Rabbim, buayın hürmetine bizleri kendi yolunda sağlamlaştır. Rabbim,

bu ayın hürmetine bizleri, şeytanların ve insanların şerrinden koru. Rabbim,

bizleri bu ayın hürmetine rahmetinden nasipsiz bırakma.

Rabbim, şüphesiz sen istediğini aziz ve istediğini zelil edensin.

Bizleri bu ayın hürmetine aziz olanlardan karar kıl. Amin.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder