Gel dedi, her şeyini bırak. Arşınla yolları benim ismimi zikrederek,
hiçbir şey getirme yanında, gel senin miracın tur-i sinadır. Mükâfatın
ise benim katımda. Ve benim misafirperverliğim meşhurdur arş-ı alada.
Otuz gün, aç susuz ve uykusuz Maşukla sohbete hazırlanmaktaydı. Allah
davet etmiş, o ise icabet etmişti. Tur dağının zirvesine çıktığında Rabbin
selamı ile karşılanmış ve hoşnut olmuştu. Allah, kullarıyla peygamberler
vasıtasıyla konuşmaktaydı. O günde Hz. Musa aracılığı ile konuşmaktaydı.
Hz. Musa, rabbinin huzuruna varmış ve rabbi Hz. Musa’ya ilk olarak iki şey
sormuştu. İlk sual oydu ki,
” Ya Musa, bana dostlarımdan haber ver, onlar ne haldedir?”
Hz. Musa;”Nimetlerinden istifade edip şükretmekte ve
durmaksızın rabbin ismini zikretmekteler.” Cevabını verdi.
Allah buyurdu; Ya Musa, kullarım ne haldedir, onlardan haber ver?
Hz. Musa hayâ edip sukut etti. Bu durum üzerine Rahman konuşmaya başladı:
‘’Ya Musa, insan istemez mi sevdiği ile gece yarıları sabahlara kadar sohbet etsin.
İnsan istemez mi sevdiği ile karşılıklı uykusuz geceler geçirsin. Hiçbir kul yok mu
beni çağırsın, ona icabet edeyim? Hiçbir kul yok mu bir isteği olsun, onun isteğini
yerine getireyim?’’
Aşk ve muhabbetle geçen otuz gün kırka tamamlanmış, Hz. Musa rabbinin
huzurunda geçen günlerden bihaber olup maşukun dergâhında mest olmaktaydı.
Tur dağına gelirken güzel duygularla gelmişti. Yüzünde tebessüm eksik olmamıştı
hiç. Kırk gün boyunca oruç tutmuş rabbi ile sohbet etmişti. Her şey zıddı ile anlam
bulmaktaydı. Her şeyin ilki olduğu gibi her şeyin de bir sonu vardı. Son geceydi,
son gece Rabbi Hz. Musa’ya kavminin buzağına taptığını haber verdiğinde son
gecenin üzüntüsüne bir de kavminin sapkınlığı eklenmiş, kırk gün önceki heyecan
ve sevincin yerini şimdi tedirginlik ve üzüntü almaktaydı. Son vakitlerdi.
Hz. Musa Maşuku ile vedalaşıp geri dönmeden son sözlerini söylemekteydi.
Hz. Musa konuşmaya başladı.“ Ey Âdem’in Rabbi”
Allah buyurdu; “Lebbeyk ya Musa”
Hz. Musa,“ Ey Nuh’un Rabbi” deyince
Allah: “Lebbeyk ya Musa” diye buyurdu.
Hz. Musa:“ Ey İbrahim’in Ey İsmail’in Rabbi”
Allah : “Lebbeyk ya Musa”
Hz. Musa, kavminin işlediği hataları hatırlayıp,
mahcup bir şekilde “Ey Günahkârların Rabbi” deyince;
Allah; Lebbeyk ya, Lebbeyk ya, Lebbeyk ya Musa. Evet, doğru söyledin
Ey Musa ben günahkârların da rabbiyim, diye buyurdu Rahmet ayına
sayılı saatler kaldı ve rahmet kapıları aralanmaya başladı. On bir ay günah
ve zilletle geçirilmiş olup geriye tövbe için son bir ayımız kaldı. Son bir şans.
Yeryüzü Allah’ın ziyafetine hazırlanıyor.
Yeryüzünün her bir toprağı Sin-a Tur kadar değerli bu ayda.
Yeryüzü büyük sofrave biz bu sofraya davetliyiz bu ayda. Allah’ın
rahmetinde, Hz. Musa olmamıza gerek de yok rabbimizle sohbet için.
Herkes davetli Allah’ın huzurunda. Kimilerimiz daha şimdiden hazırlık
yapmakta, acaba ramazan ayında iftara hangi dostumuzu çağıralım, hangi
dostumuz önce icabet etsin iftar soframıza. İftar sofrasına çağıracağımız kişileri
bile ayırıyorken, dostlar arasında sıralama bile yapıyorken, en büyük sofraya
çağrılıyoruz bu ayda. Allah’ın sofrasıdır bu, sadece dostlarını davet etmemiştir
Allah. Bizlerin bu ayda unuttuğu fakirler, yetimler de davetlidir bu sofraya.
Günahkârlar da unutulmamış, kendilerine zulüm edenler de. Bir ay koskoca
rahmet ayı. Gel diyor, günahkâr olmana bakma, ben bu ayda rahmet perdesini
üzerine örteceğim, sofram da dindarların olmasına bakma, benim soframda
herkese yetecek kadar rahmet vardır. Fakir olman telaşlandırmasın seni, güzelliği
onlara lezzeti de sana paylaştıracağım Yeter ki gel, ne istiyorsan bu ayda iste, ne
sözün varsa bu ayda söyle. Sanma ki, dindarlar rahmet ziyafetinin en başında
oturmaktalar. Rahmetin güzelliği herkesin Allahın huzurunda oluşu ve zengin,
fakir, dindar, günahkâr olarak sınıflandırılmaksızın bu sofraya davet edilişidir.
Şimdiye kadar belki bu sofraya icabet etmemiş olabilirsin, belki istemiş ama
bu davete gidememişsin. Ama önce bir düşün, bu senin hayatının son rahmet
kapılarından yararlanışın ve son fırsatın. Ne yaparsın?
Eğer deseler, çok isteyip ama fiyatının pahalı olması dolayısıyla
alamadığın bir eşya falanca yerde indirime girmiş, ya da daha ucuza
satılmakta, almaz mısın? Allah’ın rahmetinden yararlanmak istemez miyiz?
Son kez de olsa, tövbe kapılarını çalmanın yararı olamaz mı? Gel neyin var
neyin yoksa. Gel günahını topla getir beraberinde rahmet kapılarına. Açılsın
yüzüne izzet pınarları, gel kaç kapı çalmıştın da ulaşmak istemiştin maşukuna.
Gel, de ki, rabbim sen çağırdın ben icabet ettim ve şimdi ben çağırıyorum sen
icabet et. Gel, geceleri kurul Allah’ın meclislerine, bir ay sabret ve de ki, geldim.
Günahkâr da olsam, zalim de olsam. Geldim, rahmet davetin ramazan ayı gelip
çattı ve ben de ulaştım bu aya. Rabbim, bu ayın hürmetine bizleri bağışla.
Rabbim, buayın hürmetine bizleri kendi yolunda sağlamlaştır. Rabbim,
bu ayın hürmetine bizleri, şeytanların ve insanların şerrinden koru. Rabbim,
bizleri bu ayın hürmetine rahmetinden nasipsiz bırakma.
Rabbim, şüphesiz sen istediğini aziz ve istediğini zelil edensin.
Bizleri bu ayın hürmetine aziz olanlardan karar kıl. Amin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder