Dünya hayatının huzur ve saâdet içerisinde bereketli bir şekilde yaşanması, ancak âhirete imanla mümkündür. Zira âhiret inancı, mesuliyet şuurunu pekiştirir, vazifeye bağlılık şuurunu yerleştirir, hak ve hukuka saygılı olmayı temin eder.
Her gün kıldığı namazlarda en az kırk defa “Yâ Rabbî!
Hesap gününün mutlak hâkimi Sensin, yarın huzûruna çıkıp
bütün söz, hâl ve hareketlerimin hesabını Sana vereceğim”
diyen ve buna kalpten inanan bir kişide yüksek bir ahlâk ve
yüce bir hukûk anlayışının bulunacağı muhakkaktır.
Peygamber Efendimiz’in aleyhisselam:
“Hiçbir kul, kıyamet günü ömrünü nerede tükettiğinden, ilmiyle
ne yaptığından, malını nereden kazanıp nereye harcadığından,
vücudunu nerede yıprattığından sorulmadıkça bir adım dahî atamaz”
( Tirmizî, Kıyamet, 1/2417.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder