İmam-ı Azam, Ahmed İ. Hanbel, İmam-ı Şafi, Süfyan-ı Sevri ve
Dğer bütün âlimlere göre; kişinin imanı, delili olmasa da sahihtir.
Ancak, delil aramayı terk ettiği için günahkârdır ve asidir. Bu âlimlere
Göre; iman hakikatlerinin delillerini bilmek vaciptir. Terki ise haramdır.
İ. Eşari ise biraz daha ileriye gider ve der ki; “imanın sıhhatinin şartı;
imanın temel meselelerinden her bir meseleyi akli deliller ile bilmektir.”
Buna göre; imanın delillerini bilmeyen kimse İ. Eşari’nin katında, mutlak
Olarak mümin değildir. Bu kişi, her ne kadar mutlak olarak mümin olmasa da,
Küfre zıt olan şeyin kendisinde bulunmasından dolayı kafir de değildir. Bu kişi
Araştırma ve delil talep etmeyi terk ettiği için asidir. İ.Eşari şöyle devam eder:
“Bu kimse diğer asiler gibidir. -Yani içki içen, kumar oynayan ve diğer
Haramları İşleyen asiler gibidir- Onun durumu Allaha kalmıştır. Allah isterse
Onu affedip cennetine koyar, dilerse günahı kadar ona azap çektirir ve daha
Sonra cennetine sokar.”
Demek, üç mezhep imamı olan İ. Azam, İ. Şafi ve Ahmed İ. Hanbel’e göre;
Delil talep etmek ve imanî meseleleri delilleriyle bilmek vaciptir. Bilmeyen
Mümindir ama delil aramayı terk ettiği için asi ve günahkârdır. Cumhurun
Görüşü de budur. İ. Eşari ise;
Delili, imanın sıhhat şartı kabul etmiş ve iman hakikatlerini
Delilleriyle bilmeyenin mutlak mümin olmadığını söylemiştir.
O halde bir müslümanın ilk işi; öğrenilmesi vacip olan iman
Hakikatlerinin delillerini öğrenmek ve delilleri öğrenmeyi terk
Etmekten dolayı kazanılan “asi” ve “günahkâr” sıfatından kurtulmaktır.
Bu, namaz kılmak, oruç tutmak ve kurban kesmek gibi kişiye gerekli olan
Bir ibadettir. Farz-ı kifaye değil, kendisine farz-ı ayn olan bir ilimdir.
Dğer bütün âlimlere göre; kişinin imanı, delili olmasa da sahihtir.
Ancak, delil aramayı terk ettiği için günahkârdır ve asidir. Bu âlimlere
Göre; iman hakikatlerinin delillerini bilmek vaciptir. Terki ise haramdır.
İ. Eşari ise biraz daha ileriye gider ve der ki; “imanın sıhhatinin şartı;
imanın temel meselelerinden her bir meseleyi akli deliller ile bilmektir.”
Buna göre; imanın delillerini bilmeyen kimse İ. Eşari’nin katında, mutlak
Olarak mümin değildir. Bu kişi, her ne kadar mutlak olarak mümin olmasa da,
Küfre zıt olan şeyin kendisinde bulunmasından dolayı kafir de değildir. Bu kişi
Araştırma ve delil talep etmeyi terk ettiği için asidir. İ.Eşari şöyle devam eder:
“Bu kimse diğer asiler gibidir. -Yani içki içen, kumar oynayan ve diğer
Haramları İşleyen asiler gibidir- Onun durumu Allaha kalmıştır. Allah isterse
Onu affedip cennetine koyar, dilerse günahı kadar ona azap çektirir ve daha
Sonra cennetine sokar.”
Delil talep etmek ve imanî meseleleri delilleriyle bilmek vaciptir. Bilmeyen
Mümindir ama delil aramayı terk ettiği için asi ve günahkârdır. Cumhurun
Görüşü de budur. İ. Eşari ise;
Delili, imanın sıhhat şartı kabul etmiş ve iman hakikatlerini
Delilleriyle bilmeyenin mutlak mümin olmadığını söylemiştir.
O halde bir müslümanın ilk işi; öğrenilmesi vacip olan iman
Hakikatlerinin delillerini öğrenmek ve delilleri öğrenmeyi terk
Etmekten dolayı kazanılan “asi” ve “günahkâr” sıfatından kurtulmaktır.
Bu, namaz kılmak, oruç tutmak ve kurban kesmek gibi kişiye gerekli olan
Bir ibadettir. Farz-ı kifaye değil, kendisine farz-ı ayn olan bir ilimdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder